Sayfalar

31 Mart 2010 Çarşamba

Tontonlarımın etekleri


Çoook önceleri çok severek aldığım ve uzun sürede severek giydiğim fisto bir eteğim vardı malum iki çocuktan sonra içine girmek imkansız oldu.Benim kısçede büyüdü karar verdim bundan ona bir etek dikmeye ve benim fisto etek hem benim kısçeye hemde kuzenine balon etek oldu ama malesef resimlerini üzerlerinde çekmek nasip olmadı poz vermiyor cadılar :))napalım bizde askıda bakarız.

Nihale


Bir sürü çalışma birikti ama ben eklemek için vakit bulamıyorum bir türlü, bugün Ayşe Berin babanesine gitti çok özlemiş iki gündür dedesini görmedi bu Ayşe için çok uzun bir süre dedesinin yeri ayrıdır. Elif Ece de uyuyunca bu sakin vakti değerlendirmeliyim dedim geçenlerde 10 marifetçilerin bloglarını gezerken boncuk hanımın atölyesinde görmüştüm eski dergilerden nihale yapmış çok hoşuma gitti evde onca benide geriye döndür diye bekleyen dergi var, hemen işe koyuldum ve yarım saat gibi kısa bir sürede hazırladım önce dergi sayfalarını düzgün bir şekilde katlayıp rulo haline getirdim sonra birbirlerine yapıştırdım son olarak hem dağılmasını önlesin hem renklerle bütünlük sağlasın diye kurdela bağladım.Şimdi her gelen bu ne ya aaa dergi kağıdımı ne hoş olmuş bende isterim diye söylüyor sonunda benim geri dönüşümü bekleyen dergilerim değerlenmeye başladı sırasıyla beğenenlere nihale oluyorlar..:):)<

15 Mart 2010 Pazartesi

Kavanoz


Her şey süslü olurda benim minik kelebeğimin bisküvi kavanozu eksik kalırmı uzun zamandır aklımdaydı sonunda yaptım Ayşe Berin'in bisküvilerini bayatlamasın diye kavanoza koyuyordum sürekli aklıma geliyordu kavanozu süslemek mutfağımızada dekor olsun diye yeşil boncuklar ve bayaz fırfırlı tüller kullandım çok güzel oldu şimdi Ayşe kavanozu gösterip anne mama orda diyor.

Madalyon

Paylaşmak istediğim, yapmak istediğim, yazmak istediğim, gitmek istediğim,okumak istediğim o kadar çok şey varki ama hepsi öylece durup duruyor bu minik cadılardan bana az biraz kalan vakitte bişeyler yapmaya çalışıyorum ama bu aralar sanki başka bi ağırlık var içimde hiç birşey yapmak gelmiyor içimden. Sakaryada havada malum bu sıralar bulanık puslu yağmurlu hava basıldıkça benim ruhum daha çok bunalıyor. Eskiden çocukken günlük tutardım çok keyifli olurdu gerçi o günlükler yüzünden başım dertten kurtulmazdı kardeşim bi şekilde bulur okur sonra bana şantaj yapardı :)o zamanlar yazdıkça rahatladığımı hissederdim şimdi diyorum yine yazayım günlük, blog vs ne olursa ama yazma isteği gelincede benimkilerden biri illa arıza çıkarıyor ah ah geçecek bu günlerde ben bu kızların keyfinide sürerim işallah. Ne anlatacaktım nereye geldim neyse ben anlatacağım konuya geri döneyim hep aydınlık mutfakları sevmişimdir benim mutfağımda aydınlık sayılır evim yüksek ve önü açıklık öyle ahım şahım bi manzara olmasada yazları en azından karşıki dağlar yeşil oluyor ve içim açılıyor ben mutfak dahada aydınlık olsun diye tülleri tül tokalarıyla iki kenara açtım beklediğim gibi daha aydınlık oldu, sonra bu tüllerin arasından sarkıtılan madolyonlar geldi aklıma, mutfağım kerem ve örtüler aksesuarlar fıstık yeşili tülde krem ve yeşil çizgili ben buraya bi madalyon yapmalıyım hemde fıstık yeşili olmalı dedim. sonra bi kaç günlük bi düşünme süreci geçti madalyon modellerine baktım gerri dönüşebilecek malzemeleri düşündüm ve sonunda buldum bir adet folyo rulosu,bir adet eski cd,bir yumak fıstık yeşili merserize ip,biraz altın rengi uzun boncuk,bir mukavva ve hazır altın rengi sim
Önce ruloyu halka halka kesiyoruz ve bunları iple doluyoruz sonra cdye de aynı işlemi yapıyoruz sonra hepsini iple birleştiriyoruz aralarına simli boncuklar takıyoruz. ucuna uzun boncuklardan bi kaç sıra dizip takıyoruz ve mukavvadan papatyalar kesip yapıştırıcıda olur ben tınak cilası sürdüm sim'e buluyoruz en son perde sıkıştırıcısına bağlayıp cama asıyoruz işte madalyonumuz mutfağımızı süslemeye başadı bile....:))) Bu arada fotoğraf makineme bişeyler oldu düzeltiyorum düzeltiyorum yinede tarihleri kendi kafasına göre atıyor oda bana benzemeye başladı ne demeişler mal sahibine benzemezsse aharamdır..:)))

8 Mart 2010 Pazartesi

Her şey Ayşe Yüzünden





Anne olmak çok farklı bir duygu klasiktir her anne der ya, anne olunca anlarsın diye annem de derdi anne olunca anlarsın diye o zaman hep duygu sömürüsü derdim kendime ama anlıyorum şimdi gerçekten anlıyorum tırnağı çizilse benim içim yanıyor.Evimizin koridorunda iki parça halı vardı ve Ayşe Berin yürümeye başladığından beri sürekli kenarlarına takılıp düşüyordu o düştükçe benim canım yanıp duruyordu Elif Ece'ninde gelişi kesinleştikten sonra karar verdim halıları kaldırmaya ve oraya tek parça halinde halıfleks aldık işte herşey ondan sonra oldu halıfleks çok şirin Ayşe Berin çok sevdi sürekli o tarafa bu tarafa koşup duruyor ama halının sol tarafındaki duvar gözüme o kadar boş ve silik gözükmeye başladıki bişeyler yapmalıyım diye düşünürken birden ampül yandı kafamda. Halının desenleri daire biçimdeydi ve daha önce stacker denemem olduğu için bu duvara halının desenlerinden bişeyler yapabileceğimi düşündüm ve soluğu tahtakalede aldım hemen istediğim renklerde yapışkanlı folyo aldım ama malesef turuncuyu bulamadım onun yerine krem aldım ve evdeki poşetlerden turuncu renkli bir poşet buldum istediğim şekilde kesip kremin üzerine yapıştırdım oldu sana turuncu.şimdi koridorun duvarıyla halımızın deseni aynı hoş bi görüntünün yanında çokta güzel bir uyum oluşturdu şimdi evimizi daha çok seviyoruzzzz.

3 Mart 2010 Çarşamba

Ada AVM



Geçen akşam ilk defa iki kızla dışarı çıkma cesaretinde bulunduk çünkü Ayşe Berin oldukça sıkıldı hem alışveriş hemde Ayşe eğlensin diye hepbirlikte ada avmnin yolunu tuttuk baba Ayşe Berinle Annede Elif Eceyle ilgilenecekti. Elif Ece anneyi hiç üzmedi bütün gezinti boyunca arabasında uyudu ama baba Ayşe Berin'in peşinde koşmaktan mahvoldu ve sonunda bizim küçük cadıda yoruldu sorunsuz bir şekilde eve dönebildik.

Sticker




Dekarasyon herzaman ilgimi çekmiştir önceleri bunun için büyük paralar harcanması gerektiğni düşünürdüm ama sonra keçfettimki aslında insan emek harcayarak küçük dokunuşlarla büyük değişiklikler yapabilir...Yatak odamın duvarında 17 ağustos depreminin izini taşıyan çatlak vardı boya kapatmaya yetmemişti uzun zamandır ne yaparım diye düşünürken aklıma duvar stickerları geldi yapı marketlerde aradım olağan üstü pahalı satılıyor sonra dolap içlerine yapıştırdığımız yapışkanlı folyo kağıtlar geldi aklıma internetten araştırdım yapanlar var ve tahtakalede 1 tl satılıyorlar hemen düştüm yollara düz renke kağıtlardan aldım ve eve gelir gelmez başladım desen çizmeye her ne kadar Ayşe Berin bende çizcemm bende kescemm diye beni rahat bırakmadıysada bişeyler çıktı ortaya ilk deneme olduğu için biraz kesimlerde orantısızlık olmuş ama bi dahaki sefere daha iyi olur diye düşünüyorum..